20 Haziran 2009 Cumartesi

gölge..




Zaman içerisin de mutlu olmaktan korkar hale mi geleceğiz,mutsuzluğumuz doyumsuzluğumuzdan mı?? herşeyimiz var bilgisayarlar,telefonlar,müzik çalarlar dijital dünyada herşey son nokta...
düşünüyorum da eskiden çok mutluymuşuz, farketmesekte...daha az bulunuyorduk, cep telefonu yoktu,kütüphaneye gidiyorduk google yoktu,haberleşmek için mektup yazıp, bir hafta bekliyorduk ulaşması için e-mail yoktu...peki biz nasıl yaşıyorduk??nasıl buluşup,nasıl haberleşiyorduk??ilginç değil mi?şimdi bir iki saat telefonsuz kalsak ne yapacağımızı şaşırıp,panik oluyoruz.tüm kafelerde kablosuz internet olduğundan,kısa bir soluklanma anında bile,önümüzde pc devamlı çalışma halindeyiz.çok hızlı hareket ediyoruz çok durup beklememiz lazım...
bir yerde okumuştum,bu kadar hızlı yaşamıyorduk, daha okul zamanlarıydı .küçük bir alıntı bu ''zamanında hazine arayıcıları,ormanın derinliklerinde ki tapınağı bulmak için yola koyulmuşlar,kızılderili öncüler eşliğinde ..hem yüklerini taşıyıp,hem rehberlik yapıyorlarmış hazine avcılarına.neyse çok kısa bir sürede,çok uzun yol katetmişler..bir ara hazine avcılarının şaşkın bakışları arasında,tüm yükleri bırakıp sırtlarından oturmuşlar...tabii adamlar çok sinirlenmiş,dinlenmek onlara göre zaman kaybı.bağırıp çağırmaya başlamışlar,ne yapıyorlarmış yola devam etmeleri gerekiyormuş...
kızılderililerin başı olan konuşmaya başlamış;''çok kısa zamanda çok uzun yok katettik,şimdi burda oturup gölgelerimizi beklemeliyiz,çünkü bize yetişemiyorlar...''
bizde hayatın içindeki koşuşturmaca da,bırakın gölgelerimizi kendimizi kaybettik..en son ne zaman sadece kendiniz için bir soluklanma anı yarattınız? Yada kendiniz için bişey yaptınız?zamansızlıktan,yetişememekten şikayet edip,sevdiklerimizden vazgeçtik...ne için??artık bir molaya ihtiyacımız var,hayatı dırdurup soluklanmaya....nasıl mı??kendimiz için küçücük bişey yapabilsek,mola başlayacak.ne bileyim küçücük bir papatya demeti belki işten eve giderken,yada kırmızı bir şarap eşliğinde,güzel bir müzik...fazla değil belki sadece 10 dk ama sadece bizim için,gölgelerimizin bize yetişmesini beklemek için..
dönmeyi durdurmuyor dünya bizim için,ama biz kendi dünyamızı durdurabiliriz kısa bir mola için...
günün birinde,küçük bir soluklanma anında,sıcak bir kahve yada bir kadeh şarap eşliğinde buluşabilmek ümidiyle...
sevgiler...
kelebek:)

16 Haziran 2009 Salı

düden..

düden..

büyüleyici olduğu kadar ürkütücüde...

suyun gürültüsünden kendi sesinizi duymak biraz zor

Antalya'nın sıcağından sonra buz gibi bir serinlik,çoştukça çoşan bir şelale...








































































































burasıda denize döküldüğü yer..

özel turlar düzenliyorlar belirli saatlerde çok büyük yatlarla sırf bu gökkuşağı pırıltısını yakından görmek için ...

muhteşem bir görüntü ...










13 Haziran 2009 Cumartesi

mazi



çocukluğumdan beri günlük tutarım ben,arada da dönüp okurum yazdıklarımı,kimi zaman bir sızı,kimi zaman tebessümle...iç dünyaya yolculuk gibi,neydi ne oldu der gibi...hep rahatlaşmıştır beni yazmak,hep iyi gelmiştir...kimi zaman yazarım öfkemi kağıda, paramparça ederek atarım sonra,iyi olur sakinleşirim...bazen de içimde tüm güzellikler kıpırdarken,sevincimi yazarım içim içime sığmayarak...dedim ya iyi gelir yazmak bana ,öfkeyi,sevinci,hüznü,nefreti yazar da yazarım...:)dün annemlerdeydim, eskileri karıştırdım ucundan ne komikmiş dertlerim:)ne kadar büyük geliyormuş ve biz ne çok eğleniyormuşuz...çok güzel bir çocukluk geçirdim ben,hep güzel insanlar oldu etrafımda.şanslı azınlıktanım yani...ne ailem fazla geldi,ne arkadaşlarım...büyüdükçe insanlar yanlız kalıyorlar derken,mazideki dostlar çıkıverdiler karşıma,içimi ısıtarak.bak!aslında değişen bişey yok,kaldığımız yerden devam diyerek...tam da insanlıktan umudumu kesmişken,insanlar bu kadar yozlaşmışken...iyi geldiniz,iyiki geldiniz,hoşgeldiniz yeniden tüm güzellikleri paylaşmak adına...
sevgiler..
kelebek:)

10 Haziran 2009 Çarşamba

Yücel Hoca









yücel hoca kim mi? 1946 doğumlu yücel izmirli,anadolu'nun çeşitli il ve ilçelerinde,öğretmenlik ve okul müdürlüğü görevlerinde bulunmuş;kendi mezun olduğu Karşıyaka Lisesi'nden yıllarca Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaparak emekli olmuştur.bu dönem zarfında abimin de öğretmenliğini yapmıştır...maalesef kendisine yetişemedim ben, ama her karşılaştığımız da abimi soracak kadar kadar mükemmel bir hafızaya sahip bu insana hayranlığım bir başkadır...şimdi ''nerden çıktı bu yücel hoca aşkı?'' diyeceksiniz...izmir life'ta bir yazısını okudum da ordan çıktı:)kitaplarını okumuşluğum vardır... her ay çıkardıkları ''karşıyaka karşıyaka'' adlı dergiyi de takip ediyorum.bu kadar Karşıyaka aşkı olan insanların varlığını bilmek içimi ısıtıyor...Karşıyaka'lı bir doktoru anlatıyor Yücel Hoca yazısında, Dr Ziya Ertemer kendisinin ve çocuklarının doktoru imiş Ziya Bey..
Buraya kadar herşey normal,Ziya Bey okuduğu Karşıyaka Lisesi'nde başlamış mesleğine sonra,muayene açmış kendisine Karşıyaka çarsısı içinde Vakıf İş Hanı'nın bugünki yerinde,o zaman 3 eski evin ortasındakini kiralamış ve ilk muayenesini burda açmış...çok güzelliklere imzasını atmış Ziya Bey... benim değineceğim ise gene Yücel Hoca Karşıyaka'yı öyle bir anlatıyor ki Ziya Bey'i anlatırken,Karşıyaka'ya yeniden aşık olmamak işten değil hele eski haline...bir alıntı yapacağım yazısından...''Ziya Ertemer'in bir de gençlik yıllarından bir anısı var ki hani''ne günlermiş...'' dedirtecek cinsten.''Karşıyaka'ya inmenin özel bir anlamı varmış o günlerde,erkekler pantolonlarını,gömleklerini mum gibi ütületir ve mutlaka ceket giyermiş,ceketsiz gömlekle Karşıyaka'ya gelmek ayıp sayılırmış.Kadınlar ise döpiyesleri ve şapkalarıyla çok şıklarmış'' şimdikinden ne kadar farklı değil mi ?anlatılanlar,geç kalmışız dünyaya gelmekle:) eski Karşıyaka'lılardan Karşıyaka'yı dinlemek ayrı bir keyif, hele anlatmayı bilenden ki Yücel Hoca bunlardan biri...Karşıyaka'lı olmak bir ayrıcalık gerçekten tabii bizlere göre:)
Eline,diline,yüreğine sağlık Yücel Hocam umarım uzun seneler, sizden Karşıyaka'yı dinlemeye devam ederiz...
sevgiler..
kelebek:)

8 Haziran 2009 Pazartesi

YENİ YAŞ




Tatil dönüşü,evimi özlemiş ve tatil çok güzel geçmişken,gelen hoş haberler ve etrafımda ki güzel insanların varlığıyla şımarmışken bir yaş daha yaşlandım.Umurumda mı ? Hayır!:) her yaş,ayrı keşfetme zamanı...bir önceki seneden farklı bir ben...artık hayat daha bir oturuyor,taşlar yerli yerine geçiyor..eski dostlar geri gelince,daha bir keyiflendi,renklendi hayat...''Duygular hayatın en büyük karmaşasıdır,hayatta en iyi dost en eski olandır''diye bir cümle okumuştum kitapta mıydı yoksa bir yazıda mı? Bilmem ! ama çok hoşuma gitmişti...hayatımın bir senesi daha geçmiş olan şu günlerde daha bir hakveriyorum ve ne varsa eskiler de var diyorum... ama yeni dostları da yabana atamam,beni hayal kırıklığına uğratmayan özel insanlar da var hayatımın parçası olan kısaca,yeni ve eski dostlarla yeni yaşım daha bir keyifli geçeceğe benziyor:P Hayat güzel mi ne??:)))
sevgiler...
kelebek...