15 Eylül 2009 Salı

Aşk...




Gecenin bir yarısı gözlerimden uyku akıyor ama elimdeki kitaptan kendimi alamıyorum:)''İclal Aydın''ın son kitabı okuduğum ''Senin Adın Bile Geçmedi'' adı diğerlerinden farklı bu kez bir derleme değil...çok sevdiğim bir yazardır kendisi,hayata karşı dimdik duruşunu severim ..yıkılıp ,ihanete uğrayıp,ufalanarak ama pes etmeden devam edebildiği için kaldığı yerden farklı bir yeri vardır bende..doğallığından,kendini,aşkını,kızını,mutluluğunu,mutsuzluğunu saklamamasından etkilenirim...sağa sola sapmaları yoktur onun dosdoğrudur kitaplarında, yazılarında, hayatında.kızını babasını özlemeden büyütmek istesede kendisinin tersine ,başarılı olamadı. kızıda kendi gibi babasını özleyen bir çocuk,en azından işin görünen yanı bu..
severim ''İclal Aydın''ı kısaca,güzel yürekli bulduğumdan..kitaba başladığımda birkaç cümleye takılıp yazıyorum bu yazıyı.
İlki ''Sadece neşe ve mutlulukla anılanlar değil,en acı ayak izini bırakanlar dahi o''sandık odası''nın bir parçası olmuşlar madem o halde ömrümüzden geçen her kişiye...adamış kitabını çok doğru buldum bu yorumu,biz sadece iyi insanlarla,iyi duygularla mutlulukla yaşamıyoruz ki hatta hayatımızın bir çoğunu,mutsuzluklara ve bizi mutsuz edenlere adıyoruz...bizi en çok üzen aşk mesela,en büyük sevdamız o zannediyoruz''mutlu aşk'' yoktur sonucundan yola çıkarak,elimizdekilerle yetinmeyip hep kaybettiklerimizle bizim olmayanlarla uğraşıyoruz ve beynimizin gizli odalarından arada sırada çıkarıp,tozlarını üfleyip bir iç geçiriyoruz...keşke yapmasaydım,keşke o kadar üzülmeseydim keşke keşke...aslında hepsi bizi biz yapan şeyler hepsi birer tecrübe.
Yazar'ın bir sözü daha var takıldığım ''birini sevmeye beni benden iyi kimse ikna edemez''biz değil miyiz başkalarına göre çok hataları olan sevdiğimizi,göklere çıkaran..kimseyi dinlemeden ,sadece bizim gözümüzle gördüğümüze aşık olan...bizi üzdüğünde de ''ben sana demiştim'' diyenlere inatla onu savunan körü körüne... bu yorum da çok doğru değil mi??aslında bizi bizden başka kim etkileyebilir ki? Kim dibe çekebilir yada göklere çıkarabilir??kendi mutsuzluğumuzu da mutluluğumuzuda kendimiz yaratmıyor muyuz??biz biz herşeyi yapan,olmayacak insandan beyaz atlı prens yada bir prenses yaratan,böylece en büyük zararıda kendimize veren, kalbimize söz geçiremeyerek..ama hayat bu işte,inişlerle çıkışlarla devam ediyoruz yaşamaya hergün kendi hikayemizi yazarak...
sevgiler
kelebek..:)

8 Eylül 2009 Salı

YAĞMURDAN SONRAKİ TOPRAK KOKUSU:)



Bugün tüm yurt yağmurlu,haberler de hep sel görüntüleri...''Allah afatından saklasın'' derlerdi eskiden büyükler ''ne demektir''diye düşünürdüm.Doğal facialar,doğa öcünü alıyor sanki bizden hiç kıymetini bilmediğimizden,hep canını yaktığımızdan,daha yeni onlarca ağaç,orman yandı arazi derdine, elbet karşılığı ödenecek...:( neyse içkarartıcı gerçekler bunlar,asıl yazma sebebim;yağmurdan sonra duyduğum toprak kokusunun verdiği keyifti ama...:(
Şimşekler çaktı,gökyüzü aydınlandı ve çok yakındı.gök delinmişçesine yağdı içinde biriktirdiği tüm kiri,pisi,acıyı,hüznü attı içinden ve arkasından gelen bir sessizlik... temiz,mis gibi bir hava ve toprak kokusu muhteşemmmm....
Bizim evin arka tarafı bahçe ve ben şanslı azınlıktanım kokuyu rahat rahat içime sindiriyorum:)
kışı hiç sevmememe rağmen ,yağmurundan vazgeçemem.bayılırım yağmurlu havalara çocukluğumdan beri...Bilenler bilir annemler,çarşıda oturuyor yağmur yağdımı hemen tüm perdeleri açıp camın önüne yerleşirdik annemle, keyfine doyum olmazdı o anların.her yağmur yağdığında hep aklıma gelir ne güzel günlerdi.. Etrafta telaşla ıslanmamak için koşuşturan insanlar,saçak altları biraz dinsin diye bekleyenlerle dolu,esnafla muhabbetteler.yağmurun durmayacağı anlaşılınca izin istenerek saçak altından yola devam...Güzel geçen bir çocukluk,ve yağmurdan sonraki toprak kokusunun keyfine varabilmek şanslımıyım neyim??:))
Bu sene ,çok yağmur yağar inşallah ama afatsız,toprak kavuşur sevdalısına,çiftçinin yüzü güler,biz susuz kalmayız...Herşey zamanında güzel,dileklerinde zamanında gerçekleşmesi ümidiyle...
sevgiler
kelebek:)


5 Eylül 2009 Cumartesi







Yaz



uzunca bir aradan sonra yine birlikte....



Abimler geliyor, yoldalar ve geldilerr derken temmuz ağustostan bişey anlamadık hatta onları geriye gönderdik, hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz ..gurbet işi zor iş, gidene mi kalana mı?? bilmiyorum. bizim için oldukça hüzünlü ,hem gelmeleri hem gitmeleri .gelmeleri sevindirici tabii ama gitmeleri aklımıza gelince sevinç hüzünle karışıyor, dur bi gelsinler değil mi ??olmaz!! gitmelerini de düşünüp ,hüzünlenmemiz lazım:)işte böyle ...bu sene yaz, şenlikli ve koşuşturmacalı geçti ama hava, pek izin vermedi deniz keyfine... alabildiğine rüzgar, patlak bir hava olsun genede yaz yazdır:) ve kışa inat en sevdiğim mevsimdir kendisi ,yaz çocuğu olduğumdan mıdır?? bilinmez ..mordoğan'daydık bu sene geçen senelere farkla, bide buraları deneyelim dedik ama yolun virajı,beni gerdi anladım ki kendim kullanmadığım zaman, yol beni geriyor... neyse bizimkiler dönmemize yakın dediler ki; ''karaburun'a gidelim'' ii dedik... kalktık hazırlandık ,20 km ne olcak en fazla yarım saat diye düşünüyorum... aman allahım o ne yol öyle, dar ve virajlı aşağısı uçurum gittik 20 km yi nerdeyse bir saatte gerim gerim gerim gerilerekten vardık... neyse bir siteye girdik hem bakalım neresi burası hem de ev var mıdır acaba?? diye... bana bedava verseler oturmam orda ama, neyse bi koy azizim dergilerde ki resimler gibi ...deniz, 3 renk dibi görünüyor tepeden sanki akvaryum ,sanki havuz... yok böyle bir güzellik, dağın tepesine kurmuşlar siteyi aşağıya kadar uzun merdivenler temiz ,düzenli bir site... yanımıza bir beyefendi geldi, site yöneticiymiş ''nerelesiniz''??dedi'' karşıyaka 'lı'' dedik ''94 senesin de ben de Karşıyaka Lisesi'nde öğretmenlik yaptım ,çok severim karşıyaka' yı'' dedi ''bizde'' dedik:) Atatürkçü Düşünce Derneği'nin de Karşıyaka başkanıymış. ama adam istanbul'lu, ona rağmen ,bir Karşıyaka ve Atatürk aşığı ...şaşırmamak işten değil... bilgili ve kültürlü ve tam bir beyefendi neyse ...dediki '' isterseniz aşağıda bir koy var ,denizi kumluk çocuklarla falan daha rahat denize girebileceğiniz bir yer'' malum çocuklar da var... ii dedik dediği yeri bulduk ama yol yok ! Abartmıyorum,, daracık bir toprak yol karşıdan araba gelse geçecek yer yok ...o kadar!! aşağısı, uçurum anlık bir hata doğru aşağıya... Allah korusun. neyse, gene gerim gerim gerildiğimi söylemesem de olur değilmi?:) ama böyle bir deniz böyle bir koy yok azizim... deniz mükemmel ve ötesi pırıl pırıl diğer taraftaki gibi üç renk ama nasıl bir renk dediğim gibi işte dergilik ...hani bakarızda içimiz gider ya o türden. girdik çıktık suya ayrılmak gelmedi içimizden ama dönüş yoluna geçmek gerek, gene gerilmeye:)
hem Mordoğan'lılar hem Karaburun'lular yollarının yapılmasını istemiyorlarmış Çeşme otobanına bağlayalım demişler ama isteyen kabul eden yok!!çünkü fazla kimsenin gelmesini istemiyorlarmış... haklılar aslında bambaşka bir cennet, yolu düzgün olsa hiçbir şey kalmaz... denizde pet şişeler, etrafta naylon torbalar ,çiğdem kabukları, meyve kabukları ,diğer çöpler... en azından oranın halkı temiz bakmışlar koylara fazla gidilemediğinden belkide … yolu bana göre değil ama deniz ,süper ve ötesi resim için ,yaşamak için izmir'e gelmeyeceksen yaşamak için ideal, çok güzel çokk..
işte böyle bir yaz sezonunu daha bitirdik, kış sezonu başlıyor... hazan mevsimi, yapraklar sararacak yollara dökülecek... Etraf bambaşka bir renge bürünecek... hazan mevsimini ,babam çok sever başka bir renge bürünür oda .. Benim ruhumu sıkabiliyor ama ağaçlar, yapraklar, renkler çok büyüleyici... Doğa, uykuya hazırlanıyor. yazın çoşkusundan, kışın tembelliğine geçiyor ...güzel şey mevsimler ,ama ilkbahar ve yaz değişmez favorim ..içim kıpır kıpır daha bir mutlu ruhum :P yeni bir sonbahar ve ardı kış mevsimi bizi bekliyor ,umarım yeni sezonda hep mutlulukları ve sevinçleri paylaşırız sıcacık bir kahve keyfinde...
sevgiler..
kelebek..